Perşembe, Nisan 23, 2009

23 Nisan Kutlu Olsun

Deniz Baykal'dan pek hazzetmem. Burada da yazmisimdir pek cok kez bunu. Bunun yaninda bence zeki bir insan ve iyi bir hatiptir kendisi. Ve bu 23 Nisan'da TBMM'de yaptigi konusmayi gercekten cok begendim. Buraya da koymak istiyorum o yuzden. Bazi AKP'lilerin rahatsiz olup meclisi terk etmeleri ise dusundurucu. Yarisi olan gocunur dedirtiyor insana.

CHP Genel Başkanı Meclis Oturumu'nda konuştu: "Kendi suçları için af çıkaran milletvekillerine demokraside yer yoktur'

Baykal, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla özel gündemle toplanan TBMM Genel Kurulunda bir konuşma yaptı.

TBMM'nin açılışının 89. yılını kutladıklarını anımsatan Baykal, parlamentonun arkasında bıraktığı bu 89 yılın, dünya tarihinde en büyük değişimlerin, dönüşümlerin gerçekleştiği bir dönem olduğunu kaydetti. Baykal, 2. Dünya Savaşı'nın yaşandığını, devletlerin battığını, kurulduğunu, dünyanın siyasi dengelerinin alt üst olduğunu, büyük ideolojik çatışmaların, soğuk savaş dönemlerinin, isyanların, ihtilallerin, darbelerin, bölgesel savaşların, 1929 ekonomik bunalımının, bilimsel ve teknolojik devrimlerin, totaliter rejim uygulamalarının hep bu dönemde gerçekleştiğini anlattı.

Dünyanın siyasi ve ekonomik haritasının değiştiğini, rejimlerin, siyasi kurumların ve ülkelerin alt üst olduğunu anımsatan Baykal, TBMM'nin böyle bir dönemde ve üstelik bir kargaşa coğrafyasında 89 yıldan beri bir temel istikrar unsuru olarak varlığını sürdürdüğünü vurguladı.

Baykal, bu dönem içinde 1960'da 1,5 yıl, 1980'de 3 yıl TBMM'nin askıya alınmasının, bunu gerçekleştirenlerin en büyük utancı olarak tarihteki yerini aldığını belirtti.

"DEVLETİ, CUMHURİYETİ, ORDU'YU TBMM KURDU"

TBMM'nin dünyanın en eski ve en köklü 10 parlamentosundan birisi olduğuna dikkati çeken Baykal, 'TBMM'yi sadece Türkiye'de değil, dünyada da en itibarlı, en güvenilir bir barış, istikrar ve meşruiyet kurumu olarak yaşatmak en büyük görevimizdir. TBMM'nin, milletimizin şerefini ve onurunu temsil ettiğini hiç bir zaman unutmamalıyız, unutulmasına da izin vermemeliyiz' dedi.

CHP Lideri Baykal, TBMM'nin, bir askeri zaferin eseri değil; tam tersine askeri zaferin, TBMM'nin eseri olduğunu vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

'Bu niteliğiyle de TBMM belki dünyanın tek gazi parlamentosudur. TBMM'den önce ne bir devlet ne bir Cumhuriyet ne de bir ordu vardı. Devleti de Cumhuriyeti de orduyu da TBMM kurmuştur. TBMM, işgal kuvvetlerinin anavatandaki varlığına son veren askeri harekatı, Gazi Mustafa Kemal'in şahsında yokluklar ve zorluklar içinde başarı ile yönetmiş ve zaferle sonuçlandırmıştır. Savaşı kazanan TBMM, Lozan Anlaşması'nı da gerçekleştirerek barışı, istikrarı ve uluslararası düzeyde tanınmayı da güvence altına almıştır. Böylece milletimizin Anadolu'daki siyasi varlığına son vermeyi amaçlayan Sevr komplosu yırtılıp atılmıştır. Lozan Anlaşması, içeriden, dışarıdan sistemli tüm yıpratma çabalarına rağmen ulusal devletimizin temel dayanağı olmaya devam ediyor.'

"KÖKLÜ ATILIMLAR YAPILIRKEN AB YOKTU"

Baykal, TBMM'nin daha sonra siyaset, hukuk, eğitim, kültür ve ekonomi alanlarında çok köklü değişimler gerçekleştirdiğini, saltanatı ve hilafeti kaldırdığını, Cumhuriyeti ilan ettiğini, Medeni Kanunu, Ceza Kanunu, usul hukukunu, Ticaret Kanununu çağın en ileri ölçülerine göre düzenlediğini anlattı.

'Dinin ve devlet işlerinin ayrılmasını temel alan, dinin istismarını ve devlet işlerinin dine dayandırılmasını reddeden, bütün dinlere saygı gösteren ve eşit değer veren laiklik ilkesini, bu TBMM anayasamıza yerleştirmiştir' diyen Baykal, şöyle devam etti:

'Kadınların seçme ve seçilme hakkı bir çok Avrupa ülkesinden önce gene bu Meclis tarafından tanınmıştır. Basına özgürlük, yargıçlara güvence, üniversitelere özerklik, çalışanlara, işçilere sendika, toplu sözleşme ve grev hakkı TBMM tarafından verilmiştir. Türkiye'yi tek partili sistemden çok partili yaşama, valileri parti temsilcisi olmaktan çıkarıp devletin valisi konumuna bu Meclis geçirmiştir. Üstelik bütün bu köklü atılımlar yapılırken ortada ne AB vardır ne de herhangi bir ülkenin siyasi komiserleri.

TBMM, ülkemizi bir demokrasi ve hukuk altyapısına kavuşturmaya çalışırken Almanya'da Nazi yönetimi, İtalya'da faşizm, İspanya'da Franco ve Portekiz'de Salazar yönetimi altında, otoriter, totaliter ideolojiler egemendi. Avrupa'dan kaçan Musevi üniversite hocaları, aydınlar, sanatçılar, Türkiye'nin köy enstitüleri ile halk evleri ile çocuklarını eğitmek, insanlarını aydınlatmak için yokluklar ortasında verdiği büyük mücadeleye saygı duyuyorlar, fedakarca destek veriyorlardı.'

"TBMM'NİN ŞEREF DEFTERİ"

Baykal, bütün bu atılımların, reformların TBMM'nin, Türkiye'yi ileriye götürme, modernleşme mücadelesinin şeref sayfaları olduğunu dile getirerek, 'Bu çerçevede iki önemli konuyu daha belirtmezsek TBMM'nin şeref defterinin eksik kalacağını düşünürüm' dedi.

Bunlardan birinin, 1974 Kıbrıs Barış Harekatı olduğunu vurgulayan Baykal, diğer tarihi kararın ise 1 Mart 2003'deki hükümet tezkeresinin reddedilmesi olduğunu ifade ederek, sözlerine şöyle devam etti:

'Bu karar, Türkiye'yi Irak'a yönelik bir askeri harekatın karargahı ve cephesi olmaktan, topraklarını bir yabancı ülke silahlı kuvvetlerinin işgali altına sokma tehlikesinden kurtarmıştır. Türkiye'yi yüz binlerce Müslümanın ölümünden sorumlu bir ülke olmaktan kurtarmıştır. Bugün ABD'nin de geldiği bu noktada, TBMM'nin, Hükümete rağmen nasıl bir ileri görüşlülükle Türkiye'nin ve bölgenin barışına, istikrarına ve uzun dönemli çıkarlarına uygun davrandığı çok daha iyi anlaşılmaktadır. TBMM'nin 1 Mart 2003'de Irak savaşı konusunda aldığı Hükümet tezkeresini reddetme kararı, şüphesiz TBMM şeref defterinin seçkin bir sayfasını oluşturmaktadır.'

DARBECİLERE 'UTANÇ' ÇIKIŞI


Baykal şöyle konuştu:

"Tüm milletimizin ve çocuklarımızın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutluyorum.

TBMM dünyanın en köklü parlamentolarından biridir. TBMM'nin 3 kere askıya alınması bunu gerçekleştirenlerin en büyük utancı olmuştur. TBMM bir askeri zaferin eseri değildir. Aksine askeri zafer TBMM'nin eseridir. TBMM'den önce ne devlet ne ordu vardı. Devleti de orduyu da TBMM kurmuştur.

Saltanatı bu Meclis kaldırmıştır. Cumhuriyeti bu Meclis kurmuştur. Laikliği bu TBMM Anayasamıza yerleştirmiştir. Basına özgürlüğü, yargıya bağımsızlığı bu Meclis vermiştir. Bütün bunlar yapılırken ne AB vardı ne de bazı ülkelerin siyasi komiserleri. Bu atılım ve reformlar Türkiye'yi ileriye götürülme adına şeref sayfalarıdır.

1974'te yapılan Kıbrıs barış harekatı da bu Meclis'in şeref sayfaları arasındadır. Bunun için kimseye danışılmamıştır.

Diğeri de 2003'te reddedilen 1 Mayıs 2003'teki hükümet tezkeresidir. Türkiye Irak'taki savaşın taraflarından biri olacaktı Türkiye bundan kurtulmuştur. Bu da TBMM'nin şeref defterinde yazılıdır.

Dini inancımız ne olursa olsun laik Cumhuriyette eşit olarak birarada yaşayacağız. Demokrasilerde iktidarlar denetlenebilir olmalıdır. Kendi suçları için af çıkaran milletvekillerine demokraside yer yoktur. Cemaatin emniyeti etkilemesi tam bir gaflet olur. Milli irade bir bütündür. İktidarla muhalefetle milli irade bir bütündür.

Milli egemenlik için gerçekten bağımsız bir bağımsız yargıya ihtiyaç vardır. Duvarlarda Kayıtsız Şartsız Milletindir yazısının yazması lider hegemonyasına dönüşmesini maskeleyemez.

Bütün bunlar olursa ülkenin aydınları gece yarısı neyle suçlandıkları bilmeden alınırlar. Haklarında hiç bir delil olmadan suçlanabilirler. Aylarca sorgulanmayı beklerler.

Devleti cemaatlere teslim etmenin demokrasilerde yeri yoktur. Hukuku siyasetin emrine sokmak değil, hukuk siyaseti denetlerse olmalıdır."

Hiç yorum yok: