Cuma, Ağustos 26, 2005

Bir japon yemegi hikayesi

Bir varmis bir yokmus. Bir zamanlar maceralar dolu Amerika kitasinda iki tane Erikcik varmis; birisi yesilmis, digeri degilmis. Bunlar bir gun sushi disindaki japon yemekleri de nasil oluyormus acaba diye merak ederek bir japon restoranina gitmek istemisler. Erik reservasyon yaptirmis. Iyiki de yaptirmis, yoksa kapidaki yasli teyze almayacakmis onlari iceri neredeyse.

Iceri girmisler ve etrafa soyle bir goz gezdirmisler. Beyaz patiska ortuler tavandan sarkmaktaymis. Sol tarafta uc tane ozel oturma bolumu varmis, hatta birisinin onune cami gibi ayakkabilar birakilmis, iceride de bir muhabbet bir muhabbet. Masaya mi oturmak istersiniz yoksa bara mi diye sormus yasli teyze. Ufacik masayi soyle bir suzup beri tarafta arkasinda kocaman bir mutfak olan bara bir bakis firlattiktan sonra “Bar lutfen” demis bizim Erikler bir agizdan. Bara konuslandiktan sonra bir sureligine yanlarina kimsecikler ugramamis. Zaten yuzleri mutfaga donuk olan Erik ve de Yesilerik mutfaktaki seflerin telasli ve hizli bir sekilde yemek yapmalarini izlemeye koyulmuslar bile. Erik bir yandan burada servis biraz yavasmis, oyle yaziyordu reviewlarda diye aciklama yapmis. Bir zaman sonra gelmis yasli teyze. “Ne icersiniz?” “Ne vardi acaba?” Sapporo reserve soylemis bizimkiler.. Biralar gelmis. Yasli teyze dokmus bardaklara lokur lokur. Sake mi icseydik acaba demis Erik bir an ama Yesilerik’in en son sake macerasi pek acikli sonuclandigindan yok yok demis, bira iyidir. Teyze gene yok olmus. Bu arada mutfakta hummali bir faaliyet soz konusuymus. Seflerden birisi 15 cm uzunlugunda bir baligi iki tane ince sise gecirip beyaz bir seyi baligin yuzgeclerine surmeye baslamis. Herhalde tuzluyor diye tahminde bulunan Erikler daha bu da ne baligi acaba diyemeden balik kendini kuvvetli alevli ve ocagin ust kismina oturtulmus izgaranin icinde buluvermis. Gel zaman git zaman daha genc bir kiz menuyle belirmis karsilarinda. Sonunda menuyu ellerine alan Erik cekirdek ailesi istahli bir bicimde goz gezdirmeye baslamislar yazilanlara. Aperatif yonunden zenginmis menu, tam 30 cesit degisik aperitif varmis. Ana yemekler ise sadece 10 tane. Az ama oz yapariz biz der gibilerinden. Bir de son anda buyukce bir postitle ilistirilmis bir seyler varmis menude. Belli ki gunun spesyalleri siralanmis. Ammavelakin japonca oldugundan bir halt anlamamis Erikler. Sonunda sunlara karar kilmislar:

Aperatif olarak:

-fermente edilmis kalamar
-izgara kalamar
-izgara uskumru
-sirke sosunda yosun
-sirke sosunda ahtapot salatasi
-bakla ici (fava beans)

Ana yemek olarak:

-Pilav ustu ton baligi (sashimi grade)
-Teriyakili tavuk

Genc garson kizcagiz secenekleri duyunca uyarmis. Seyyy, fermente edilmis kalamarin biraz kuvvetli bir aromasi vardir, emin misiniz? Evet demis Erik, biz bir denemek istiyorduk.

Mutfaktaki hareketlilik devam ederken, bir bir koymaya baslamis ascilar istediklerini onlerine. Kafa hafifce one dogru egilerek japon selami verilmis ascilara her seferinde. Bir guzel yenmis yemekler. Fermente edilmis kalamar patlamis tabii ki biraz. Ama merak giderilmis ya, onemli olan oymus. Uskumru basta olmak uzere diger yemekler bir harikaymis. Ahtapotu yerken Yesilerik ciddi bir suratla Erik’e donup “su an cignedigin dunyanin en sofistike hayvanlarindan biri, biliyorsun degil mi” demis. “Cok ilkeliz, sanki baska hayvan kalmadi yeryuzunde tuketecek, oturmus zavalli ahtapotlari yiyoruz. Cok ayip cok ayip.” Ama cok lezzetli yaaaa diye gulusmusler sonra. Mumkun oldugunca agir bir tempoda yenmis ki yemek, ascilarin her hareketi takip edilebilsin, bir seyler ogrenilebilsin. Tempura yapilmasini izlemisler zevkle, sonra aa, bak bizim sashimi bicagindan, aman bu pek de kocamanmis denmis. Teriyakili tavuk hazirlanmis ozenle ve servis edilmis. Yemegin sonuna gelindiginde bu live food show’a biraz daha devam etmek istemis bizimkiler. Cok tok olduklari halde tatli sormuslar. Ici kestane sekerli tatli siyah fasulye ezmesi varmis, Kestane sekeri lafini duyar duymaz hemen ondan ismarlanmis. Beklerken de yesil cay isterler miymis, hay hay.. Yesilerik gene yosun tadi almis japon yesil cayinda. Diger yesil caylar daha guzel demis bilmis bilmis. Tatlilari da mideye indirdikten sonra gitme vakti gelmis artik. Ascilara gene japon selami ile tesekkur etmisler. Son anda yasli garson teyzeyi yakalayip siste pisirilen o baligin adini sormuslar. Ayu’ymus. Sweetfish deniyormus ingilizcede. Bir cesit tatlisu baligi, bir dahaki sefere mutlaka denenecek. Restorandan ayrilip mutlu ve karinlari tok bir sekilde evlerine dogru yola koyulmuslar.

Hesabi mi? Odedik odedik. Kacti biraz ama degdi ;)

4 yorum:

Adsız dedi ki...

ben nedense pismis bir sey yiyemiyorum japon lokantasinda. ama denemek lazim bunlari da. iyi yapmissiniz! bizim burada cok artistik bi sushi lokantasi var. japon birilerini dahi gorduk orada (ciddi japon, konusurken duyduk) meger adamlar is gezisine geldikce ugrarlarmis. bu demek oluyor ki biz, oyle bir restorana yakiniz diye sansliyiz. :)

Adsız dedi ki...

Su kalamarı merak ettim ben. Sushilere bayılırım. Ben de sushinin dısında pek denemedim japon mutfagını ama nlatıgına gore lezzetli olsa gerek. Anlatımın cok hos:)

Tijen dedi ki...

bak hesabi çok merak ettim!
hani öyle japon lokantasina gidip de ucuza çikilmaz pek ya..
tatli kismina öldüm bittim. çünkü bir arkadasimin japonya'dan getirdigi kestaneli fasulye (azuki olmali) tatlisina vurulup japonya'da her gittigim yerde aramis, sonra boston'da yasarken bir japon marketi kesfedip almaya baslamistim. ne anlatmasi zor sey degil mi yesil erik'cigim?
Afiyet olsun. Iyi ki gitmissiniz!
Tijen

YesilErik dedi ki...

Fethiye ayni burada da oyleydi, japon isadamlari toplulugu seklinde bir kac grup vardi, o ozel bolmelerde oturuyorlardi onlar. Hatta garson da servis yaparken ayakkabilarini cikarip oyle giriyordu oraya. Cok ilginc geldi bize tabii. (Bu arada bu garson lafi cok itici geliyor bana, ama yerine ne kullanacagimi da bilemiyorum. Buradaki "waiter/waitress" sanki daha bir nazik kaciyor. Neyse.)

Hanife hosgeldin ve tesekkurler :) Bu kalamarda cok yogun bir deniz tadi ve kokusu var ve cignemesi de biraz zor geliyor. Ama ilginc lezzetler denemek icin iyi bir aday. Onun disinda diger yemekler gayet lezzetliydi.

Tijencim, hesap konusundaki tahminin cok dogru, pek ucuza cikilmadi. 100 dolarin biraz ustunde tuttu, iki kisi icin iyi para. Hem icki, hem tatli, hem de aperatiflerle biraz fazla tutacagi belliydi ama biraz da japon tarifesiyle iste bu rakami tutturduk. Tabii sonra da "adamlar iyi para basiyorlar burada valla" geyigi yaptik :) Bu arada sen bu kestaneli fasulye tatlisini seviyorsan, rice cake'leri de seversin herhalde, denedin mi hic bilmiyorum. Ben cok seviyorum onlari boyle top top. Bizim japon bakkalina gittigimizde aliyorum mutlaka. Hem misafire tutmak icin filan da iyi oluyor, ayni bizim lokuma benziyorlar. (Bu da yorum degil yazi oldu mubarek :))