Çarşamba, Şubat 13, 2008

Benim annem de o annelerden

BİLGİ TOPLUMUNA DOĞRU / ÖZLEM YÜZAK

Laiklik, Türban, Eğitim... Ve Korkuyor Anneler...

Melih Meriç' in önceki gece Habertürk'teki Basın Kulübü'ne katılan kadın gazetecilerin hararetli tartışmaları, ülkenin türban ve laiklik konusundaki ikiye bölünmüşlüğünün de aynası gibiydi. Programa katılan Milliyet gazetesi yazarı Meral Tamer dün köşesinde programla ilgili izlenimlerini şu sözcüklerle özetledi:

"Laiklikten uzaklaşılmakta olduğu konusunda tamamen görüş birliği içindeyiz! Tek farkımız, bir tarafın bunu kadınların özgürleşmesi ve modernleşmesi, diğer tarafın ise mevcut rejime tehdit olarak görmesi ... "

Konu aslında bütünüyle bu: Laiklikten uzaklaşılıyor. Bu durumun Türkiye'nin bir bölümünü son derece tedirgin etmesi, diğer kesim tarafında alayla karşılanıyor. Özellikle kadınların ikiye bölünmüşlüğü, bugüne kadar olmadığı kadar kesin çizgi ile ayrılıyor....

Kocaeli Üniversitesi'nde okuyan ve bizim gazetede de bir dönem staj yapan Sinem endişeyle "Türban daha yasalaşmadan dün bizim üniversitenin kapısından içeri girdi" derken geleceğe ilişkin tüm kaygıları da gözlerinden okunuyor.

Liseden sonra kızların üniversiteye devam edememesinde türbanın payı yalnızca yüzde 1 olmasına karşın AKP-MHP ittifakı ile Meclis'te onaylanarak üniversitede türbanın önünü açan anayasa değişikliği, türbanın siyasi bir simge olduğu gerçeğini resmileştiriyor...

Ve anneler korkuyor... Ödleri kopuyor annelerin... Çocuklarını gönderdikleri okullardan, dershanelerden, kurslardan, arkadaş çevrelerinden korkuyorlar... Güzel bir gelecek hedefiyle gönderdikleri eğitim kurumlarında kendi çocuklarına abla-abi kancasının atılacağından endişeliler...

"Dershanelerin rehberlik hocaları büyük misyon yüklenmiş durumda. Öğrencileri hafta sonları çalışmaları için 'ablalar - abiler' diye nitelendirdikleri üniversite öğrencisi olan insanlara yönlendiriyorlar, onlarla ders çalışılıyor, çeşitli oyunlar oynanıyor, hatta geceleri de o 'abilerin - ablaların' evinde kalınıyor. Ödevini yapmayan öğrencilere 'git aptes al' gibi şaka yollu uygulamalar yaptırılıyor, sabahları ise dini görevlerini yerine getirmeleri için çocukları uyandırıyorlar. Çocuklar ise arkadaşları ile birlikte bunu eğlenceli bir aktivite olarak görüp uyguluyorlar. Çocuk 8. sınıfı bitirdiğinde ne oluyor? Rehberlik hocaları puanına göre onu münasip okullara yerleştiriyor ve yerleştirdiği okullarda çocuğa yardım edebilecek olan 'yeni abiler - ablalar' olduğunu aileye iletiyor. Hatta aile dershane ile ilişkisini kesmişse bile hoca tarafından ısrarla aranıp her okulda yardımcı abilerin - ablaların olduğunu ısrarla söylüyorlar. Gereken durumda (ilginçtir ki her okulun yakınlarında) ucuz yurtları var ve çocukları buralara yönlendirmeye çalışıyorlar..." diye anlatıyor bir anne.

Bunları yaşayanlar sadece maddi sorun yaşayan ya da çok bilinçsiz ailelerin çocukları değil, hem ortaöğretimde hem de üniversite döneminde her çocuğun karşılaşabileceği durumlar bunlar, özellikle de başarılı olanlar....

Evet anneler korkuyor, ödleri kopuyor. Türbandan değil asıl korkuları, bu denli sistematik, bu denli başarılı bir ağ ile adım adım yaşam biçimlerinin yeniden şekillendiriliyor olmasından korkuyorlar. Üstelik bunun kadınların özgürleştirilmesi, modernleştirilmesi adı altında yapılıyor olması dehşete düşürüyor anneleri. Ne kendi geleceklerini ne de üzerine titredikleri yavrularının geleceklerini görebiliyor anneler... Diğerlerinin bu denli örgütlü olmaları, tarikatlar, sivil toplum örgütleri, yerel yönetimler ve bu uğurda para akıtan işadamları vasıtasıyla inanılmaz bir ağın örülmesi gerçeğine karşılık kendi ellerinde tutunacak tek bir dalın bile olmamasının acısı ve çaresizliği içinde kıvranıyorlar... Mitinglerde, yürüyüşlerde başı çeken onlar, kalabalıkları yaratan onlar...

Ve belki de ilk adımı atıp, geniş bir karşı-örgütlenmeyi başlatacak olanlar da onlar olacak... Ne dersiniz?

1 yorum:

aysema dedi ki...

Ben de çok korkuyorum. Yazılarınıza bayıldım. Elinize yüreğinize sağlık.