Pazartesi, Mart 12, 2007

Bir seminerden izlenimler

Mart başı olmasına rağmen havalar ısınmaya başladı bile; bir dengesiz gidiyor ama kuraklık var denemez. Geçenlerde bir seminer dizisi oldu bizim bölümde. MIT’li bir profesör amcaya ödül verildi. O da küresel ısınmayla ilgili yaptığı araştırmaları anlattı bize. Bu hayli etkileyici profesör amcanın ilk semineri hayli politikti aslında. Küresel ısınmaya çare bulmaya çalışıp politik olmamak neredeyse imkansız olduğundan olsa gerek. Biraz moral bozdu adam. Bu hızla gidersek 50 yıl içinde müthiş felaketlerin bizleri beklediğini anlattı. O da Al Gore gibi benzer bir 30 yıl öncesi/şimdiki zaman fotoğrafları karşılaştırması yaptı. Seminerin başında ilginç istatistikler gösterdi biz dinleyicilere ve anlattığına göre bütün yaptığı Department of Energy’nin sayfasına gidip sayılarla oynamaktan ibaretmiş. Bu istatiktiklerden en ilginç olanı ülkelerin gayrısafı milli hasılaları ile küresel ısınmaya bulundukları katkının doğru orantılı olduğunu gösterendi. Yaptığı çıkarıma göre ülkeler ancak ekonomik olarak gelişmeyi durdururlarsa küresel ısınma durabilirmiş. O yüzden kısaca bu Kyoto Myoto yalan dedi ve e ekonomik gelişme duramayacağına göre alternatif çözümlere bakalım dedi.

İlk alternatifin fosil bazlı yakıtları biran önce tüketip dımdızlak ortada kalmak olduğunu ve bu olmazsa politikacıların asla ciddi bir şekilde harekete geçmeyeceğini söyledi. O yüzden artık kendisi SUV kullananlara kızmıyormuş, bilakis destekliyormuş, biran önce tüketelim şu yakıtları ve işimize bakalım gibisinden. Böyle dedi ve bütün salon kahkahalarla doldu.

Ciddiyetini takındıktan sonra alternatif çözüm olarak görülen mısırdan etanol üretimi ve nükleer enerji için de gene birtakım istatistiki bilgiler verdi. Bunların aslında kamuoyuna tanıtıldığı gibi çevre dostu olmadığını ve fosil bazlı yakıtlarla neredeyse eşit miktarda sera gazı üreteceğini savundu. Hatta bilimum venture capitalistler bizim amcanın kapısını çalıyormuş sürekli kendi araştırmalarına yatırım yapmak için, ama bu onlara bu işten para kazanamayacaklarını anlatıyormuş. Ama etanol için benzer bir durumun söz konusu olmadığını, hatta etanole yatırım yapan ve bu işin başında olan adamla bir panelde tutuştuğu kavgayı anlattı. Bu adama bu işi insanlık için mi yoksa para kazanmak için mi yaptığını açık açık sormuş. Adam da ikisi için de demiş. Bizim amca da böyle bir şey olamayacağını söylüyor.

Tabii ben adamın 45 dakikalık sunumunu böyle iki üç paragrafta katlediverdim ama özetle bunları dedi. Neyse, çözüm olarak insanlığın çok daha kuvvetli, çok daha çevreci ve çok daha elde edilebilir bir kaynaktan yararlanması gerektiğini söyledi. Bunun da mühendislerin işi olmadığını, bilakis temel bilimin bir sorunu olduğunu anlattı. Kimya olgun ve doymuş bir bilim diyenlerin yanıldığını, enerji dönüşümü konusunda hala emekleme evresinde olduğumuzu söyledi. Kendi yaptığı da güneş enerjisi ve sudan enerji üretmek kısaca. Bunun için sofistike bir sistem olan fotosentezi örnek aldığını anlattı. Gerisi bilimsel ayrıntı.

Doğrusu profesör amca karizmatik kişiliğiyle çok etkileyici bir konuşma yaptı ve kısaca dünyayı ben kurtaracağıma getirdi. Dediklerinin hangisinin ne kadarı yanlı bilmek zor. Ama onun gibi birisinin bu işlere çare bulmaya çalışmasını bilmek de bir o kadar iç rahatlatıcı. Adama saygıdan öte bir his besliyorsunuz, içinde bol bol hayranlık da olan bir his bu. Kendisini dinleyebildiğim için şanslı sayıyorum kendimi.

6 yorum:

aklimdangecenler dedi ki...

cok guzel bir seminer oldugu belli..keske bende orada olup dinleyebilseydim.sahis olarak imzaladik imzalamasina ama kyoto hakikaten kyoto myoto oluyor bu kadar buyuk bir golde bir su damlasi gibi duruyor...sevgiler

tavsan dedi ki...

Karikatur cok iyiymis:)) Sen yani diyosun ki dunyayi biz kurtaricaz; destekliyorum ben! Ben de bes alti sene once Ankara'da hidrojen enerjisi ve diger geri donusturlebilir enerjilerle ile ilgili bir toplantiya gitmistim. Sanki Sehll gibi bazi buyuk petrol sirketlerinin bile hidorjen enerjisi icin projeleri var gibi kalmis aklimda. Bana da mantikli geliyor aslinda gunes/su enerjisinden yararlanmak icin daha etkili yontemler bulunabilecegi. Sonucta bilim ve teknoloji ivmesini de artirarak ilerliyor; arastirmalari yapacak para varsa tabii.

Unknown dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
ycurl dedi ki...

Eminim ilginc bir konusmadir ama benim aklima takilan bir sey var. Temel bilimler evet pek cok sorunun cozumu ama onlarin uygulanabilir hale gelmesini ancak muhendisler saglayabilir. Bir sureden beri temel bilimler bolumundeyim ve aldigim muhendislik egitimi ile kiyaslama imkanim oluyor. Yani bu isin cozumunde temel bilimlerin yanisira muhendisligin onemli bir yeri var.
Gecenlerde gunes enerjisi ile ilgili bir seminer dinledim ben de. Ama hala yuzde 40 verim elde edilebiliyor ki baslangic noktasina gore cok buyuk bir gelisme bu ve gelecek 10 yil icinde gunes hucrelerinin daha etkili olabilecegine dair malzemeler gelistiriliyor.
Ama bu isin cozumu interdisciplinary bir ortam kurmadan imkansiz gibime geliyor.

Meltem Sozer dedi ki...

Geçenlerde bir mail geldi. Amerikan ordusu uçaklarından birini mısırdan yapılan yakıtla uçurmayı başardılar diye. Bahsettikleri uçak dünyanın en büyük bombardıman uçağıydı.
Küresel ısınmaya karşı aranan çözümlerde denenen ilk araç bombardıman uçağı!??

YesilErik dedi ki...

Namastecim, epeydir seyettirememistik. Hosgeldin. Kyoto aslinda cok onemli, uluslararasi bir caba oldugundan bence en cok da.

Tavsancim ve Ycurlcum, adamin soyledigi sey su: karbon-karbon ve karbon-hidrojen baglarini koparip karbon-oksijen ve oksijen-hidrojen baglari kuruyoruz. O yuzden isin temeline inmek gerekiyor ve biz kimyacilara is dusuyor evet :P Adam aslinda inorganikci. Bu is icin katalistler dizayn ediyor. Sayfasinda var ayrintilari. Bu gelistirilince alsin muhendisler gerisini getirsin diyor. Yani bir interdisciplinary ortam elbette gerekiyor ama su asamada degil diyor.

Meltemcim, biz aslinda yolcu ucagi diye bir sey var diye sevinmeliyiz bence. Burada bir havacilik muzesi var, orada goruyorsun, ilk icat edildiginden bu yana hep savas araci olarak gelistirilmis ucak. O yuzden bu yakit meselesi de benzer asamalardan gecerse sasirmamak lazim. En lazim sey savasmak ya...