Çarşamba, Kasım 29, 2006

Sam Amcanin Tezi

Etrafta okuyup duruyoruz. Dinciler, dizayncılar ve liberal yandaşlarının öve öve bitiremeyip, yere göğe sığdıramadıkları Sam Huntington Amca’nın şu meşhur tezi hakkında bir başka bakış açısı için,

Emre Kongar’ın 2003 yılında yaptığı küresel terör konulu bir söyleşiden:

Huntington'a göre; Batı tektir, biriciktir, ulaşılmazdır. Bundan dolayı Huntington gibileri büyük birer Türkiye düşmanlarıdırlar ve tabii büyük bir Atatürk düşmanı. "Clash of Civilizations" kitabında Atatürk'e ve Türkiye'ye önemli bölümler ayırmış ve çok ciddi olarak Atatürk'ün vizyonunu ve mirasını yok saymaya çalışıyor. Teorileri Türkiye deneyiminin başarısız olmasına dayalı ya da diğer bir deyişle Türkiye Cumhuriyeti'nin laik ve demokratik bir İslam ülkesi olarak varlığı, şu anda adamın bütün teorilerini yok ediyor. İslam uygarlığından Batı uygarlığına geçmiş, laik ve demokratik bir Müslüman ülke olarak, Türkiye Huntington tezlerinin yanlışlanmasının somut bir örneği. Dolayısıyla, Türkiye'ye ve bu ülkenin kurucusu Atatürk'e çok kızıyor Huntington. O açıdan diyor ki: "Türkiye, Sovyetler Birliği çöktükten sonra Rusya'nın Lenin'i yoksaymasından daha şiddetle Atatürk'ü yadsıyacak bir lider bulmadıkça ve tamamen Atatürk ilkelerini geri çevirmedikçe, düzelmez". Böyle inanılmaz bir tezi var.

Bitmedi:

Huntington medeniyetlerin birbirlerinden çok farklı, çok ayrı, adeta su geçirmez kompartmanlarla ayrı ve birbirleriyle benzeşemez olduklarını iddia ediyor. Hatası şu: "Kuzey Amerika , Batı Avrupa ve Avusturalya Batı medeniyetidir, başka hiçbir medeniyet bunlara benzeyemez" demesi. Katolikleri, örneğin Güney Amerika'yı, Ortadoksları, Yunanlılar'ı ve Ruslar'ı bir kalemde harcaması ve Batı'ya dahil etmemesi ise cabası. Bu arada Osmanlılar'ı falan hemen ayırıyor ve kendisi de zaten olmayacağını bile bile "Ey Müslümanlar, siz kendi değerlerinizde kalın" diyor. Örneğin "Kadın kapalı olsun, iki kadın bir erkeğe eşit olsun" gibi. "İnsan hakları gibi değerler emperyalist empozelerdir" diyor. Bu kanımca gayet mantıksız bir tez.

Eğer dinler arası bir fark varsa, o dinlerden kaynaklanmıyor. Osmanlı İmparatorluğu geri kalmış olduğu için, endüstrileşme devrimini kaçırmış olduğu için İslam dünyası geri kaldı. İslam kendi özünde gerici bir din değildir. İslam dünyasında Osmanlı İmparatorluğu eğer endüstrileşmeyi kaçırmamış olsaydı ve yeterince endüstrileşmiş olsaydı, Müslümanlıkla Hıristiyanlık arasında hemen hemen hiçbir fark kalmazdı ki zaten başta da yoktur. Sonuçta, her ikisinde de baş örtüsü gereklidir, her ikisinde de kadın günahkardır, her iki dinde de faiz haramdır gibi. Batı endüstrileşmeyi yaşamış ve Hıristiyanlık da toplumla birlikte gelişmesini sürdürmüştür. İslamda bu olmamış, onun için hala feodal dönem değerleri devam ediyor.

Fark buradan kaynaklanıyor. Yoksa uygarlıklar arasında böyle din farklarından kaynaklanan, adeta genetik farklardan kaynaklanır gibi algılanan bir düşmanlık yok, bir ayrım da yok.

Boşuna değil, dini "bütün" kardeşlerimiz Sam Amcalar’ını pek bi seviyorlar. Başörtüsü, sıkmabaş söz konusu olunca bir numaralı insan hakları, kadın hakları savunucuları kesilen bu güruh için kadın haklarını gerçekte yerin dibine sokarak iki kadın = bir erkek diyebilen bir Sam Amca zihniyeti elbette bulunmaz bir nimet olmalı... Evir çevir, ısıt ısıt servis yap. Ama yemezler.



Öhöm, sinirlenmeyeyim...

2 yorum:

CeM dedi ki...

http://www.alternativesjournal.net/volume1/number2/erdem.htm

vaktin oldugunda bu yaziyida okumani oneririm yesilerik.

Sayende ilginc bir site buldum, bu yaziyida orda okudum.

YesilErik dedi ki...

Cem sagol, birazini okudum simdilik.