Cuma, Eylül 15, 2006

Organik mi dediniz...

Pofturuk...

Oyle, anlamsiz...

Cuma aksamustu, bilgisayar basindayim. Disarida hava super. Erik ve bir arkadasi raketbol oynamaya gittiler, ben de kendi basima takiliyom. Hafta basinda mini bir kazacik oldu, Erik'le raketbol oynarken birbirimize girdik ve benim dirsegim zedelendi. Simdi iyiyim, hatta domuz gibiyim ama hem doktor bir hafta oynama dedi diye, hem de miskinlikten burada huzurunuzdayimdir...

Aksam disarida takilacagiz herhalde yemek isi icin. Cok hos bir cafe var bizim sehirde, organik urunlerle yemek hazirlayan. Orada salata ve veggie burger yiyoruz. Hatta bu mangalda enginari da orada yemistim ben ilk. Farkettim ki organik urunler satan yerlerle aram pek bir iyi son bir kac aydir. Oyle boyle degil hem de. Yani hem mesleki acidan her organik dendiginde pisi pisi diye cagirilan kedi gibi kulaklarimi havaya dikmem soz konusu, hem de yemekle de ilgili olunca tam merak kesiliyorum. Bu urunlerden bir iki tanesini paylasmadan duramam...

Gecenlerde, Butun Yemekler'de gene bir tadimlik olayina girmislerdi. Hep duyarim burada "concord grapes, concord grapes, yaaaayyyyyy (amerikali sevincle bagirinma sekli)" diye... Her tarafta bir seyin cileklisi, portakallisi, hottorolusu ve bir de bu concord uzumlusu olur mutlaka... Sentetik olaninin tadi berbat. Ama bu tadimlik olayinda tazesinin de tadina bakma firsati elde etmis olduk. Amanin, ne de iyi oldu, anlatamam. Yok boyle bir lezzet. Buruklugu visne suyununki gibi ama bambaska bir kokusu var. Tamamen dogal, hicbir katki maddesi konmadan paketlenmis siselerden ativerdik sepete, butun hafta sonu ictik de ictik. Hele votkayla muhtesem oluyor. Yaninda da findik!!! Oregon'dan Moregon'dan, n'apalim...

Finduk dedim de, dun diger organik marketimiz olan Vahsi Yulaf'ta ne goreyim: Finduk! Hem de Product of Turkey Finduk!!! Iki paket aldim, ama tarif verme gununu kacirdim galiba. Neyse, tariflere gene de devam... Olmadi votkanin yanina aperatife ne zaman hayir dedim, ona devam... Bir de raw filberts diye satiliyordu. Findiga filbert de deniyormus, ilk kez duydum...

Ayni Yulaf'cida bir de sunlari bulduk:

Iki gundur bunlarla besleniyorum. Bende bir hareketlenme bir hareketlenme... Dogal olarak. Unutmusum bunun ne etkin bir yontem oldugunu.. Neyse, sikayetci degilim... Bir de sulfursuz kurutulmus kayisilar vardi. Tabii onlar da gene mucevher fiyatina. Almadik ama daha sonrasi icin aklimda...

En son dogallik olarak aklima gelen: Tursu kurduk!!!! Sonunda bunu da mi yapacaktik... Yaptik gitti. Aslinda olay soyle gelisti. Cumartesi sabahi pazara gittik. Artik bu da tam bir iskence halini almaya basladi ya neyse... Arada insan biraz uyumak, gec kalkmak istiyor ama bu amerikalilar karga .okunu yemeden damlamaya bayildiklari icin her tarafa olan bize oluyor. Yard sale olur, sabahin yedisinde gitmediysen supruntuleri alirsin. Indirim olur. Hele Sukran Gunu'nun ertesi sabahi olan sok indirimlerde sabah 5'te dukkanin onunde kuyrukta degilsen vay haline!! Mecburen bir sonraki seneye sansini deneyeceksin. Tatilde is guc yok, uyumak yok, kos yuru alisverise. Bir iki yaptik, hatta arkadaslarla iyi muhabbet oldu. Ama sonra dedim manyak miyim ben, otur oturdugun yerde... Neyse, kapa parantez..

Velhasil gozumuzde capaklar pazara vasil olduktan sonra biz her zamanki salatalikcimizdan salatalik istedik. Tezgahta yoktu. Adam sen bir sepet salatalikla gel arka taraftan: Alin, hepsi size 6 dolar. Nasil yani? Ne yapacaz biz iki kisi o kadar salataligi? Adami da kirmak istemiyorum, eh bari yarisini alalim filan dedim. Adam torbaya doldurmaya basladi. O sirada benim cin kocam, alalim ya tursu yapariz deyiverdi... Netekim oyle de yaptik. Once anneanne arandi, tarif icin. Yaptigi tursu muhtesem olur, tam tarifi de asla anlasilamamistir ama olsun. Hem hatrini da sormus oluruz. Kadincagiz zaten her Amerika'yla, yani bizle konustugunda eli ayagi birbirine dolaniyor, cok yaziyor psikolojisiyle, bize oyle alelacele bir tarif verdi, annemiz de sonra tasdikledi. Tabii onu uygulayan kim. Bize bir baslangic noktasi gerekiyordu sadece. Ayrica bazi malzemeler de yoktu. Sonucta bir seyler cikti ortaya. Tarifi bahceye koydum. Ne zaman da tursu fotografina baksam agzim sulanir. Neyse ki bunlar bizde, gidip yerim olmadi...

Guzel gecsin bu hafta sonu...

7 yorum:

Zeynep M. TÖRE dedi ki...

Afiyet olsun , keyfin daim olsun.
Birde aklinda bulunsun.
Siir gibi oldu :)))
Rapunzel diye bir marka var, Izmir merkezli bir firma tamami ile organik kurutuluyor tum meyveler.Lezzetleri inan cok iyi.
Amerika'da iken bazi marketlerde buluyordum belki sanada denk gelir diye yazdim.
Sevgilerimle.

YesilErik dedi ki...

Zeynepcim sagol. Verdigin marka da aklimda bulunsun, ona gore bakinirim artik. Sevgiler.

ibeking dedi ki...

yiyip yiyip üstüne su mu içtin yeşil erik hanımcım..:)) gerçi benim bağırsaklarıma o bile etki etmiyo :((

YesilErik dedi ki...

Yok yok, su icmedim Ibekingcim ama bazen bende de ise yaramiyor benzer yontemler... Hayatimizin 'onemli' ayrintilari, hey allahim :)))

Adsız dedi ki...

Tursu kurmak ne kadar guzel bir fikir. Bence ev tursusu en guzelidir, hazirini hic sevmem zaten. Acaba nasil yaptin?

Pareo Anne dedi ki...

aa evet rapunzel iyi firmadır. oralarda bulursan kaçırma. hoş ben iş başvurusu yapmıştım, bi görüşmeye bile çağırmadılar ya, neyyyyseee....
turşuyu bugün ben de aklımdan geçirdim, ama pek üşendim yeşil erikçim ya.
inşallah sizinki şöööyle kıtır kıtır, güzel olur.
çok severim turşuyu, hamileliğimin ilk 3 ayında kaç kavanoz kornişon yediğimi hatırlamıyorum. doktorum fırçalayınca zoraki bırakmıştım. ye ekşiyi doğur ayşeyi lafı bende tuttu...

YesilErik dedi ki...

D.cim, tarif erikbahcesi.blogspot.com adresinde. Tariflerimizi direk oraya koyuyoruz artik. Cok cabuk olan bir tursu bu, tuzu cok oldugundan. Denersen haftalarca beklemezsin yani :)

Nefincim, tursu ilk iki hafta gayet kitir kitir oldu sonra biraz yumusadi.. Bu ye eksiyi dogur ayseyi lafini da ilk kez duydum, cok sekermis :)