Salı, Ekim 25, 2005

Kobaylik durumu.Gonullu mu, gonulsuz mu karari siz verin.

Gazeteleri dolasirken rastladim. Bugunku Radikal’in bas haberi soyle. Gecen yil bu konuyla yeterince hasir nesir oldugumdan bazi kisisel tecrubelerimi aktarmak istedim. Hem belki biraz sinirimi alir, hem burayi okuyanlar da benzer durumlardan gecerlerse akillarinda bulunur, ayni duruma dusmezler.

Daha once muhtelif kereler bahsettigim uzere babami kanser yuzunden kaybettim. Bir yil kadar oluyor. Ilk teshisten sonra uygulanan tedavilere (kemo+radyoterapi) cok iyi cevap veren babam 6 ay icinde tamamen iyilesti. Ama hastalik bir 6 ay sonra yeniden nuksetti ve tekrar tedavilere baslandi. Yeni kemoterapi ilaclariyla bu kez. Ama kanser degerleri hic normale inmedi ve bir sure sonra metastaz denilen vucudun diger bolgelerine yayilma basladi. Ilaclar tekrar degsitirildi ve bu da bir sonuc getirmedi. Kanserin bilindik ozellikleri gozlemlendi, kanserli hucreler bir sure sonra kullanilan ilaca dayanikli hale geliyorlardi. Teshis icin doktor doktor dolasan ve uc ayri doktorun gorusunu alan annem ve babam sonunda tedavi icin bir doktorda karar kildilar. Kendisinin gayet sakin ve hastayi yatistirici tavirlari oldugundan ve asamalari izah ede ede ilerleyen tutumundan hoslanmislardi. Kendisi Cerrahpasa Tipta profesor, ayni zamanda ozel muayenehanesi var, simdilik ismi lazim degil. Ilaclar her zaman hastanede verildi. Ve tedavi suresince atladigi hic bir nokta olmadi. Hatta o siralarda gerceklesen tip kongrelerinden birinde babamin durumuna uygun yeni bir tedavi yontemi onerilmis ve doktorumuz bunu harfiyen uygulamistir.

Zaman icerisinde tedavilere giderek daha az cevap veren babamin durumu agirlasmaya basladi. Caresizlik iyice bas gosterdi. Denenecek baska ilaclar arandi. O siralarda amerikan federal ilac kurumunun (FDA) bir yil once onayladigi Iressa adli ilac amerika’da satisa cikmisti. Kisaca ozetlemek gerekirse bu yeni ilac ailesi klasik kemoterapi ilaclari gibi vucudun butun hucrelerine saldirmak yerine sadece kanserli hucrelere saldiriyor. Gelistirilmesi bi 10 yil kadar suren bu ailenin ilk elemani olan Iressa butun bu iyi ozelliklerine ragmen genel olarak hastalarin sadece yuzde 15’inde olumlu sonuc veriyor. Olumlu sonuc da tamamen iyilesme degil, hastanin omrunu uzatip yasam kalitesini yukseltmesi.

Doktorumuz benim Amerikada bulundugumu ve istesem bu ilaci edinebilecegimiz biliyordu. Maddi durumumuz da vardi cok sukur. Ilacin bir kutusu iki bin dolar, icinde otuz adet hap var. Ha evet, bu ilacin bir diger guzelligi hap seklinde alinabilmesi. Sorduruyorum bizimkilere, alayim mi ilaci gelmeden, doktor ne diyor diye. Annem doktor kendisi getirtebiliyormus ilaci Ingiltere’den, Cerrahpasa’dan 5 hastasina dedi. Sagolsun, babani da katti o bes hastanin icine. Peki diyorum bu isin parasi ne olacak? Kim veriyor bu parayi? Para vermeyecekmisiz diyor annem, doktor oyle dedi. Ilac firmasi karsiliyormus parayi. Allah allah diyorum ben de icimden. Bu ilac firmalari ne zamandir boyle iyilik dagitir oldular etraflarina.

Zaman geciyor, ben tam bu ilacla babmin tedavisi baslamadan Turkiye’ye gidiyorum. Indigimin ertesi gunu de doktorun randevusuna gidiyoruz ailecek. Hepimizi bir arada goren doktorun hic hosuna gitmiyor bu bi kere, suratlar anlamadigimiz bir sebepten bes karis. Babama nasil oldugunu soruyor, ayakustu bir muayene ediyor. Sonra bir takim kagitlar cikariyor ortaya. Babama uzatirken bana donuyor, uygun mu hani sizce de gibilerinden bir sey soruyor. Doktor sizsiniz diyorum ben de, guveniyoruz size. Babam bir anket dolduruyor. Formu da imzaliyor. Formda tedaviye basladiktan sonra otuz hap almadan tedaviden cikamayacagi anlatiliyor. O sirada doktor hocanin asistani giriyor odaya. Zavallim bir ezilip buzuluyor hocanin yaninda o kadar olur. Ben hic alisik degilim boyle seylere, acayip rahatsiz oluyorum bundan. Ama neyse, benim problemim degil sonucta diye dusunurken asistanla doktorun arasinda gecen konusmaya takiliyorum farketmeden.

“O zaman randomizasyonlara baslayayim ben” diyor asistan doktor. “Pazartesi ilk hapi verelim.” “Tamam”, diyor doktor hoca, “sen ayrintilarla ilgilenirsin.” Boyle kendi aralarinda anne ve babama hic bir sey ifade etmeyen ingilizceden direk turkcelesmis ifadelerle konusuyorlar. Sonunda dayanamayip giriyorum araya. Randomizasyon mu? Bu isin icinde randomizasyon olacagi soylenmedi bize diyorum. Cok degil canim, sadece yuzde 10 diyor doktor hoca. Ulan, ya benim babam duserse o yuzde 10’un icine orospu kari? Kobay miyiz biz burada diyorum ICIMDEN. Annem ve babam olanlari anlamaya calisirken, siz bilirsiniz deyip cikiyor doktor isin icinden. Tamam diyoruz, ben de annemleri daha cok panige sevk etmek istemedigim icin susuyorum. Aklima baska seyler dusuyor cunku o sirada.

Randomizasyonu aciklamak gerekirse, bu ornekle yuz hastadan 10 tanesi icinde ilac olmayan bir hap aliyor. Yani bir kontrol grubu olusturuluyor. Ilaci alanlarla almayanlar arasindaki farka bakabilmek icin. Zaten hepsi olumcul, caresiz hastalar. Sansimi bir deneyeyim diye boyle bir uygulamaya girmek isteyen cok hasta oluyor. Iste buna ingilizcede clinical trial deniyor. Ama bu isin bir proseduru var, kurallari var. En azindan Amerika’da boyle yuruyor bu isler. Hastaya ne tur bir olayin icine girdigini soylemeden bu tur bir davranista bulunsa doktorluktan men ederler adami burada. Buyuk bir suc olmasinin yanisira tamamen ahlaksizca bir davranis. Secimlere saygisizlik, artik nasil adlandiracagimi bilemiyorum ben bu davranisi.

Onkolog olmanin psikolojisi uzerine de cok kafa patlattim, oyle boyle degil. Iste cok zor bir hayat, iyilestirdigin hasta sayisi kimbilir belki de bir elin parmaklarini gecmiyor. Ne bileyim. Ama bu yapilanin mazereti olamazmis gibi geldi hic biri bana.

Butun haftasonu ailecek bu olayi irdeledik. Hayatimizin en kotu haftasonlarindan biriydi diyebilirim. Babam 1,5 senedir kendisini tedavi eden doktorunun bunu yapabilecegine inanmak istemiyor. Nasil sarsiliyor guveni. Annemi aliyor bir telas. Bu saatten sonra kime gidecegiz, hangi doktora guvenecegiz diyor. Hepsi ayni bunlarin vs gibi dusuncelere gomuluyoruz.

Yine de gidiyoruz Pazartesi gunku randevuya annemle, ilaci almak icin. Asistan doktor kadincagiz cok iyi niyetli, anliyor hocasinin yedigi boku. Annem diyor ki, hani doktor hanim bize bu sekilde anlatsaydi olayi bastan. Biz gene de getirebiliriz ilaci, nasil emin olacagiz icinde ilacin etkin maddesi var mi yok mu bu kutudakinin? Doktoru ariyor asistan, bos ilac almak istemiyorlar diye. O zaman alsinlar amerika’dan deyip kesitirip atiyor doktor. Ulan orospu kari, daha once niye soylemedin bunu bize. Bir ay zaman kaybettirdin bile bile. Sonra annemle dusunuyoruz, almaya karar veriyoruz asistandan bize ayrilmis olan kutuyu.
Hayatimda ilk defa meslegimi gercek hayatta uygulamam gereken bir durum oldu. Kimyagerim ben. Anneme diyorum ki benim universiteye gidip hocalarimla konusacagim. Rica edecegim, bir karakterize edecegim diye ben bu ilacin icerigini. Onlara kalmadik. Sanki bilim adami bi onlar. Nasil, nasil hirslaniyorum.

Babam basliyor ilaci almaya. Gunlerden Sali. Ben de haplardan birini alarak dogru universitenin yolunu tutuyorum. Hocalarimi buluyorum, durumu anlatiyorum. Anlayis gosteriyorlar sagolsunlar. Ilacin icerigini karakterize ediyorum nukleer manyetik rezonansla. Ve evet, etkin maddeyi buluyorum icinde.

Iki uc gun sonra babamda ilacin yan etkisi olan kasintilar basliyor. Bir kere daha tasdik edilmis oluyor etkin maddenin varligi.

Eger buraya kadar okuyabildiyseniz, buradan sonrasini da getirirsiniz belki.

Babam 56 tane aliyor bu haplardan. Cerrahpasa onkoloji bolumu doktor heyeti gozetiminde.

Ilaci karakterize ettigimi soyluyor annem asistan doktora. Artik o hocasina soyledi mi takip etmedik.

Ilac hastaligi birazcik olsun yavaslatiyor, en azindan bize soylenen, doktorlarin yorumu bu.

Simdi Saglik Bakanligi bu tip durumlar icin bir genelge yayinlamis. Bastaki baglati bu haberle ilgili. Anladigim kadariyla bu bizim doktorun bize yaptiklarini mesrulastirmaktan baska bir halta yaramayan bir genelge. Ne halki bir bilgilendirmek var, ne bir saygi var. Ve gene her bir kafadan ayri bir ses cikiyor. Yok bakan soyle diyor, yok eczacilar odasi baskani boyle diyor, yok prof bilmemkim boyle diyor. Bir hengamedir gidiyor. Ne bok yemeye boyle bir genelge cikarilmis, onu soran eden yok. Gitsin vatandas okkanin altina anasini satayim.

Doktorun da gunahi boynuna, ne cikari vardi bu isten hic bilemiyorum. Aklima gelen en olasi sey ilac firmasindan onlara kobay sagladigi icin yuklu bir komisyon aliyor olmasi. Dedim ya gunahi boynuna, bilmiyorum.

Ne oldu? Babam yok artik. Onun babam gibi onlarca hasta geciyor elinden. Onlarca hayatla oynuyor. Geceleri nasil uyuyor bilmiyorum.

Cenazeden sonra evi aradi. Telefona ben cevap verdim, muayenehanesinde calisan sekreter kadinin “Hoc’anim gorusmek istiyordu sizinle” cumlesiyle butun aksam migren krizim tuttu, onu biliyorum. Annemi verdim tabii. Bir daha o kadini hayatim boyunca gormek istemiyorum, degil kendisiyle konusmak. Insallah yaptiklari yanina kalmaz. Bir hastasina yaptiklarinin onunla beraber mezar sessizligine burunecegini saniyorsa cok yaniliyor. Iste boyle de afise ederim. Herkese de anlatiyorum hikayemizi. Isteyene ismini de veririm, bu doktora gitmeyin diye, hic cekinmem. Belki bu yasadiklarimiz baskalarina yardimci olur diye yazdim bunlari da. Gozunuzu acik tutunuz, bu kadardir diyeceklerim.

24 yorum:

fethiye dedi ki...

CanImsIn ya. NasIl bir solukta, icim yanarak okudum, anlatamam. Boyle bir seyi bilinciyle yasamak ne kadar zor bir sey olsa gerek. Gunahi boynuna diyorsun ama tahminlerinde yanildigini da sanmiyorum.

Allah sabrinizi artirsin, inan ki durakaldim, yazamiyorum baska bir sey.

mono dedi ki...

yeşilerik çok üzüldüm babn için, yaşadığınız o süreç için, herşey için. allah geride kalanlara sabır versin diyebiliyorum sadece. sanırım doktorların bi kısmı insanlıktan çıkıyo belli bi noktadan sonra, siz de öyle birine denk gelmişsiniz. bunu burada anlatmakla da çok iyi yapmışsın, en azından bundan sonra böyle şeylere daha dikkatli yaklaşmamızı sağlamış olcaksın.

koray dedi ki...

tibbin bilim sifatini haiz olup olmadigi uzerine cok derin suphelerim var. suphelerin temelinde de 'hoca'nin, siz odasindayken gelen ve karar mekanizmasina dahil olmanin yanindan bile gecemeyen asistanla olan iliskisinden baslayip hastalarina uzanan o 'hiyar'arsi (hiyerarsi denmez buna) kulesi icinde analitik dusuncenin nerede yer aldigini bilemiyor olmam var.

babam kadar sevdigim ve meslegimi borclu oldugum hocami kaybettim ben de lenfomadan. o zaman gordum insan ile denek arasinda nasil bir fark oldugunu, bu farkin zaman zaman nasil kaybolabildigini. acikcasi uzerimde (bir baskasi degil, kendim) bir ilacin, bir tedavi yonteminin denenmesine -neden ve sonuclari arasindaki bag aciklandiktan sonra- prensip olarak itirazim olmaz. isin sakat tarafi ise su ki hocamin hastaligi boyunca irtibatta oldugum onlarca doktorun -ki bunlarin tamami akademik unvanli hekimlerdi- hicbirinden hastaligin nedenlerine dayanan bir tedavi yonteminin ipuclarini alamadim. her sey semptomatik tedavi ve kalabaliga rastgele ates acmaktan farki cok az olan tedavilerle sinirliydi. bir yilini johns hopkins'te gecirdi, orada 'bir seyler' denediler, olmayinca marmara universitesi'nde bir seyler denediler ve nihayetinde yine marmara universitesi'nde ama bu kez zorla bir araya getirilmis birden fazla anabilim dalindan ekiplerle istisare sonucunda karar verilen bir ameliyatla hastaligi 3 yil ortadan kayboldu. tam iyilesti dedigimiz anda yeniden ortaya cikip onu yeniden amerika'ya surukledi, cunku burada yapilacak bir sey kalmadigina inaniliyordu artik.

isin hikaye kisminda eminim her birimizin buna benzer cok ornegi olmustur, illa kanser degil, baska hastaliklarda da tibbin bazen ne kadar 'hantal' olabildigini, ezbere giden bir egitimin ardindan esneklikten zerre nasibini almamis tedavi yontemleriyle hastalarin karissina cikildigini ve tibbi etik konusunda ne kadar da eksik oldugumuzu hatirlatan bir suru hikaye duyabiliriz. bu sadece turkiye'ye mahsus bir durum da degil, gozledigim tum dunyada bu ariza mevcuttu. tip hala bilimden daha cok zanaat halinde, en azindan hastalarla temas eden yuzu oyle.

biyokimyadan (senin alanin sanirim)ya da molekuler biyolojiden , biyofizikten gelen baskilarla ya da katkilarla bir iki adim daha atti tip. ama uygulama icin gerekli, ilerlemek icin ise sakincali bu hiyerasik yapisindan kurtulamadigi surece de hep benzeri hikayeleri duyacagiz malesef. yeni yasa da bence en cok bu yuzden sakincali; kendine yaptiklarinin sorgulanmayacagi bir dunya yaratmis ve kendini yarattigi dunyanin haricindeki dunyada da sorgulanamaz sanan tip alimlerinin sorgulanamazliklarini bir adim daha ileri goturecek diye endiseliyim.

doluymusum herhalde bu konuda, biraz cok yazmisim :)

dreambyduru dedi ki...

çok üzüldüm yazdıklarını okuyunca...allah sabır versin, çok zor günler geçirmişsin...bazen bir sebepten hastaneye düştüğümde yaşadığım olaylara bakınca diyorum ki biz eğitimliyiz bazı şeyleri yakalıyoruz, soruyoruz, araştırıyoruz, cahil insanlar ne yapıyor?o zaman bu adaletsizliğe daha çok kızıyorum...

Gün dedi ki...

İnan ne diyeceğimi bilemiyorum, biliyorsun acımız ortak hayatımızda ki bir çok şey gibi, ve bunda da bir ortaklık var bende babamı dr'ların ihmalkarlığı yüzünden ve Cerrahpaşa'da ilk kez denenen bir ilaç yüzünden kaybettiğimizi düşünüyorum :((

Seni o kadar iyi anliyorum ki, daha fazla yazamayacağım :((

Adsız dedi ki...

yesilcimerikcim. ben de dedemi kanserden kaybettim. onun tedavi surecini bu kadar yakin takip edememistim o zaman, ama kanser diyince anlayabiliyorum biraz olsun ne menem birsey oldugunu.ama bu denek olma olayina dair kendi tecrubelerim var. ve tibbin bilim olup olmadigina iliskin Koray'in soylediklerine aynen katiliyorum. zaten fizik-kimya-biyolojinin kendisi tam degilken onun uzerine insa edilen ne tam olabilir ki. kaldi ki tip daha cok istatistiksel calisiyor, sizin "randomizasyon" orneginde oldugu gibi. bir de babanin disindaki hastalari dusundum de bu olayin icinde olan. hani yine sen universiteye gidip analiz etmissin. "randomizasyon" dendiginde anlamissin ne dondugunu. ya diger hastalar? manyak ya bu adamlar. hastalari insan olarak gormuyor bence bunlar. ben de, annem de benzer yaklasimlarla karsi karsiya kaldik diye dusunuyorum. annem emekli ve once troid icin bir universite hastanesi profesorune gitmeye basladi hastaneye. sonra doktor testler icin hastaneye yatmasini istedi. nasilsa devlet oduyor, annem bi yatiyo hastaneye bir ay cikamiyor testler bitmiyor. yani onemli bir sikayeti ya da teshis edilmis hastaligi yok. amac teshis etmek zaten. neyse bu olaylardan birkac kez oldu hem ona hem bana (hatta ben bi ameliyat oldum sonradan ayni hastanedeki abska prof.larin yorumunu isitince gereksiz oldugunu bile dusundugum). sonra hatta ben doktorlardan birinin makalesini gordum konulardan birini arastiriken, tamam dedim annem de bu makalede sozu gecen hastalardan biri kesin. sana sormadan senin uzerinde biseyler deniyor adamlar. illa ilac olmasi gerekmiyor, bitmez bilmek testler ve tedavi yontemleri de olabiliyor yani bunlar. normalde guzel guzel konusan insanlar sen fazla soru sormaya basladiginda sinir oluyorlar bir de.
boyle ya. bu tip fakultelerinin hepsi ayni galiba. nasilsa bizim insanlar cahil diye yaklasiyorlar kesin. ne yapmali ama cok kestiremiyorum. sonucta olay biraz da tippin nasil isledigine gelip dayaniyor. ama en guzeli bilgilendirmek hastalari her zaman.
opuyom seni (cok alakasiz oldu ama oyle iste icimden geldi).

uzaktan dedi ki...

Allah sabir versin.diyecek baska bir sey bulamiyorum.

pinomino dedi ki...

Okurken tüylerim diken diken oldu, boğazıma birşey yumruk gibi takıldı..Çok üzüldüm yaşadıklarına..Hastaya detaylı bilgi vermeden bunu nasıl yapabiliyorlar anlamıyorum. İnsanlıktan çıkmış o kadar çok doktor var ki bu memlekette..Çoğu sadece cebini doldurmaya bakıyor.Bu illet hastalığın girmediği aile yok.Bende çok sevdiğim bir insanı kaybettim ve hala içim sızlıyor. Umarım hayatın boyunca bir daha böyle üzüntü yaşamazsın.Seni kucaklıyor, çok çok öpüyorum..

ycurl dedi ki...

Ben de yazdiklarini icim yanarak okudum. Benim babam da yanlis bir ameliyat sonucunda bir ayaginin diz altini kaybetmek zorunda kaldi. Komik olan buzda kayip dusmustu ve arka arkaya zincirleme geldi hepsi. O zaman doktor doktor dolastigimizi ve ne kadar yipratici oldugunu hatirliyorum. Allah sabrinizi arttirsin. Cok uzuldum.

Minik Patikler dedi ki...

Ben de oncelikle sevgili babana Allah rahmet eylesin diyorum, yattigi yer nurla dolsun, cennet bahcesi olsun.

Allah sabir versin ya ne demek insan hayatiyla boyle oynamak, bu insanlarin yatacak yeri olmayacak bence. Toprak kabul etmez boyle bunyeleri. Ben bile okurken aglamamak icin kendimi tutuyorsam sen nasil zordasin tahmin edemiyorum.

şugibi dedi ki...

diyecek bisey bile bulamadim. her satırda daha çok üzüldüm. sabir dilerim.

ZeYNeP dedi ki...

Doktor kiligindaki o serefsiz hala gorevini yapiyormu merak ettim,
nasil hipokrat yemini ettigide suphe konusu,
cok uzuldum, okurken inanilmaz geldi bana yasanilanlar, neden bu kadar acimasiz insanlar, para icin yapilacak seymi bu? yaziklar olsun,
allah sana ailene guc versin, basin sagolsun...

zeynep

YesilErik dedi ki...

Hepinize desteginiz icin tesekkur ediyorum. Sagolun, eksik olmayin.

Su anki uygulamada olan tibbin gercekten cogu zaman istatistiklere dayali bir bicimde ilerledigi dogru. Zaten pek cok hastalik molekuler duzeyde bile aciklanmis degil. Biraz aciklanabildigi durumlarda bile etkili bir ilaci gelistirip piyasa surme suresi en iyi ihtimalle 7-8 yil aliyor. Yani, daha yapilacak cok is var.

Butun bu olanlara ragmen biz gene sansliydik. Randevu gununde benim orada olmam, bu konularda bilgi sahibi olmam. Beni de asil dusunduren herkesin bizim kadar sansli olamayacagi. Ve doktorlarin, hasta analitik bir bicimde olayi sorgulamaya basladigi zaman takindiklari tavir. Kendileri analitik dusunce ozurlu olduklarindan mi, yoksa islerine karisiliyor gibi hissettiklerinden mi, yoksa sadece ve sadece doktor olduklarindan dolayi ukala olduklarindan mi boyle yapiyorlar bilmiyorum. Benim doktorluk meslegine sonsuz saygim vardir. Tum bu olanlara ragmen bu fikrim sabit. Ama karsisindakini beyinsiz yerine koyan zihniyete karsiyim ben. Benim en dogal hakkim bilgi edinmek, hangi ilaci aliyorum, tedavim ne kadar surecek, riskleri nelerdir ogrenmek. Hayatim soz konusu ya. Benim tedavi olan, ilaclari her gun yutan, testlere giren. Esek gibi cevap vermeleri lazim.

Saglik bakanligi asil doktorlari buna mecbur eden bi genelge yayinlasin bence. Ama kesin bundan bi cikari soz konusu devletin. Artik paranoyaklik mi dersiniz buna bilemem. Rant olsun diye memleketi parca parca yabancilara satan hukumet hasta vatandaslarini da boyle mesru bir sekilde kobay olarak kullandirtir para karsiligi. Hic sasirmam.

Neyse. Tuna bana mail atarsan yazayim sana "doktorun" ismini. yesilerik1-at-yahoo.com

koray dedi ki...

aslinda var tabii ki doktorlarin da uymakla mukellef olduklari href="http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=%236023519">hasta haklari ama bu da hem hastalarin haklarini bilmemesinden hem de haklarini savunmanin ('savunmak' seklinde adlandiriyoruz nihayetinde) genel olarak hos karsilanmamasindan dolayi cok da uygulanmiyor.

YesilErik dedi ki...

Koray, tesekkurler baglanti icin. Baktim, bi de doktor hasta iliskisi, doktorun hastaya kopek muamelesi gibi entrylere de girdim baktim. Cok ilgi cekici, uzucu hikayeler var.

Turkiyem'de var tabii bu haklar ama haklisin, su veya bu sebepten uygulanmiyor, uygulanamiyor.

Adsız dedi ki...

cok uzuldum.. zaten zor bir karar hangi kanser ilacini kullanacagina karar vermek, bir de onun ustune boyle bir sey.. inanilmaz.. biz de babami 5 yil once karnindaki dayanilmaz agrilar nedeniyle Ankaradaki bir universitenin acil servisine goturduk.. Sinuzit ve sistit teshisiyle babacigimi o gece eve gonderdiler.. Agrilarin sebebinin karninin icindeki yumruk buyuklugundeki iltihap topundan oldugunu ve maalesef gec kaldigimiz icin patladigini, ve iltihabin butun ic organlara yayildigini ayni gece bir baska hastanenin acilinde ogrendik.. hemen ameliyata aldilar ve sonra da kanser oldugunu ogrendik babamin.. doktorlar kanserli hucreleri gorduklerini, yayilim yaptigini bildiklerini ancak temizleyemediklerini soylediler.. Ikinci ameliyat icin 3 ay sonraya gun verdiler..iste biz bu uc ay boyunca ilac ve doktor arastirmasi yaptik..zamanin her gecen gun azaldigini bilerek.. kendimi hic o zamanki kadar caresiz hissetmemistim.. eski ilaclar yetrince etkili degil, yenileri denenmemis... istedigin doktor tavsiye edilen ilaci kullanmaz.. off ne sikinti idi.. yazini okurken o gunleri hatirladim.. boyle bir durumda bir de aslinda ilaci almama ihtimalinin oldugunun soylenmemesini aklim hayalim almiyor.. namussuz kadin.. evet haklisin burda olsa hem meslek hayati biter hemde poposundaki dona kadar herseyini kaybederdi o kadin.. namussuz..
Felix

ne yazdı ne yazamadı dedi ki...

sanırım şu an beni en çok üzen bu anlatılanlara pek de şaşırmamış olmam...offffffffffffffffff...çok fazla doluyum bu konuda...neyse boşverin şimdi beni...ama sonuç olarak bir laf vardır:"allah hakimle hekime düşürmesin" ...

aklimdangecenler dedi ki...

Yazdiklarini okurken annemin 13 sene kanserle mucadelesi gecti gozumun onunden :(( Seni cok iyi anlayabiliyorum, boyle deneyimleri kimsenin yasamamasini diliyorum, zaten sevdiginiz icin uzulurken birde bu hayvan'larla ugrasmanin nasil birsey oldugunu en yakindan yasayan bir insanim bende....Sana ve ailene sabir diliyorum...

simiole paris carnet dedi ki...

seni cok iyi anliyorum yesilerik. cok benzer bir olay yasadim, icimde nefret ve uzuntu birbirine karisti yillar boyunca. Dedim doktorlardan nefret ediyorum, turkiyeden nefret ediyorum, reziller hepsi. Sana cok sabirlar diliyorum. sevgilerimi gonderiyorum.

huysuz dedi ki...

çok üzüldüm yeşilerik..allah ailene ve sana sabırlar versin.insan hayatına,daha doğrusu insana verilen önemin koca bir hiç olduğu ülkemizde allah kimseyi bu tip duyarsız insanların eline düşürmesin diyebiliyorum sadece..

YesilErik dedi ki...

Sagolun arkadaslar. Cok sasiriyorum ve cok uzuluyorum. Bir avuc insaniz surda neticede ama cogumuzun basindan bir doktor "hiyar"ligi veya ihmalkarligi gecmis, inanilmaz bir sey. Karamsarliga kapilmak istemiyorum ama elimde degil. Hepimize sabir ve saglikli gunler diliyorum.

pinomino dedi ki...

YesilErikcim Bulent'te dıs hekımlıgınde doktora yapıyor ve bana bahsettıgı seyler ınanılmaz..En cokta "kadın prof'lar" sırf yurtdısı makale yapabılmek ıcın ılac fırmaları ıle anlasıp hastalarının uzerınde yenı ilac yada teknnikleri uyguluyorlarmıs (hırs mıdır nedir artık )..Cocuklarda bile!!!!yani bızım gıbı 3.dunya ulkelerinde deneniyor bircok ilac..hepımız kobayız aslında bakarsan...

YesilErik dedi ki...

Pinocum, demek ki tahminimde biraz da olsa bir dogruluk payi varmis.

Bugunku Radikal'de konuyla ilgili soyle bir gelismeye yer verilmis: http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=168230

Adsız dedi ki...

Ben seni çok çok iyi anlıyorum,göğüs kanserine yakalanıp da,Allah'a şükür en başında hastalığı teşhis edilen ve göğsü tamamen alınan anneciğimi,ismi Mehtap soyadı lazım değil bir zilli kendini bilmez güya Doktor tutturdu kemoterapi diye,bunu daha test sonuçlarını görmeden söyledi,istenen tahliller çok şükür ki gayet güzel sonuçlarla geldi fakat bu sefer daha önce 5-6 seans kemoterapi diyen dr.bu sefer 9-10 sefer yaparız dedi,sonra neyse ki insanlıktan nasibini almış iki tane dünya tatlısı prof.beyefendi ile görüştük ve annemin vakasında kemoterapinin son derece gereksiz olduğunu koruyucu ilaç kullanmasının yeterli olduğunu belirtti her ikisi de.Zaten Prof.lardan biri de bu salak kadının hocasıymış fakülteden,kadının ismini duyunca da komik bir yorumda bulundu,demek herkes doktor olabiliyor.İnsan hayatı bazısı için bu kadar değersiz ve para herşeyin üstünde ne yazık ki...